MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de Abdullah Öcalan’a, örgütü lağvetmesi şartıyla, “Umut hakkı için başvurması ve TBMM’de DEM Parti Küme Toplantısı’nda konuşması” için davet yapmasının akabinde başlayan süreç devam ediyor. Türkiye’de büyük yankı uyandıran çıkışa ilişkin AK Partili siyasetçi Orhan Miroğlu, Rudaw’a dikkat çeken açıklamalar yaptı.
ÖNCEKİ SÜREÇTEN FARKI NE?
Orhan Miroğlu, kendisine yöneltilen yeni başlatılan sürecin evvelki tahlil sürecinden farkının ne olduğuna ait soruya, evvelki periyotlarda terör örgütü PKK’nın ‘kayıtsız kuralsız silah bırakmak’ değil, ‘kayıtlı- şartlı’ silah bırakmasının kelam konusu olduğunu ve Öcalan’a ‘umut hakkı’ üzere bir durumun evvelki periyotta kelam konusu olmadığını söyledi.
Artık Öcalan’ın ‘umut hakkı’ için gereken 25 yıllık cezaevi sürecinin tamamladığını tabir eden Miroğlu, bir başka farkın ise “silahların bırakılması karşılığında PKK’ya devletin vaat edeceği şey ‘demokrasiyi pazarlık masasına getirmek değil, Cumhurbaşkanının bugün kümede söylediği üzere silahların bırakılmasının karşılığı ‘önlerinin açılması’ için yasal düzenlemeler yapmak olacak olmasıdır. Evvelki süreçten bir kıymetli fark da, anladığımız kadarıyla kamu diplomasisi yoluyla değil-yani öngörülebilir teklifler, teklifler ve sivil toplumun iştiraki, akil insan modeli üzere kamu bilgisine açık bir süreç vs- sürecin istihbarat diplomasisi üzerinden yürüyor olması.” dedi.
“ÖCALAN’IN SİLAH BIRAKMA DAVETİ BU KERE KARŞILIKSIZ KALIRSA GEÇMİŞ OLSUN”
Öcalan’ın muhtemel ‘silah bırakma’ çağrısının akabinde PKK’nın silah bırakıp bırakmayacağına yönelik soruyu da yanıtlandıran Miroğlu, bunun son talih olduğunu ve bir daha bu türlü bir fırsatın gelmeyeceğini belirtti.
Miroğlu kelam konusu soruya şu halde karşılık verdi;
İsterse yapar, neden yapmasın. Lideri bu çağrıyı son sefer yapacaksa, son diyorum zira Öcalan’ın silah bırakma daveti bu kere karşılıksız kalırsa geçmiş olsun! Bir daha bu türlü bir fırsat olmaz. PKK görebildiğim kadarıyla silah bırakmam demiyor, ben ne olacağım diye soruyor! Haklı bir soru olduğunu kimse görmezden gelemez! Evet silah bırakan bir PKK, yer yarılıp yerin tabanına girmeyeceğine nazaran, Ortadoğu’da statüko değişirken, nasıl var olacak? Suriye’de ve Türkiye’de özellikle. Zira ne Irak’ta ne İran’da PKK için bir gelecek sözkonusu değil. Ancak şayet PKK kendi Pan-Kürdiziminden vazgeçmezse zati silahlı çabayı bırakması kolay olmaz. Zira Türkiye hariç öbür ülkelerde silahın belirleyici bir ehemmiyeti olduğu apaçık, aşiretler bile silahsız değil maalesef!
“ERDOĞAN, 40 YILLIK SİYASİ HAYATINI TAÇLANDIRMAK İSTİYOR”
Miroğlu, AK Parti içinde süreçten hoşnut olmayan kimi isimlerin olduğunu belirterek, bu şahısların mevzuya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın baktığı zaviyeden bakamadıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olaya ulusal çıkarlar açısından baktığını tabir eden Miroğlu, “Ortadoğu’daki muazzam altüst oluşu görüyor bir, söylediği üzere bu sıkıntıyı tarihe gömüp kırk yıllık siyasi hayatını taçlandırmak istiyor iki. Bunlar onun sözleri, benim değil. Küme konuşmasında motamot böyle dedi. Ama parti bürokrasisinin yüklü bir kesiti bu türlü mi düşünüyor derseniz, maalesef derim. Ne gerek vardı bu defterleri yine açmaya kadar uzanan bir darlık ve ufuksuzluk hakim. İnşallah süreç içinde diyaloglar ve istişareler yoluyla parti içindeki bu darlık da aşılır. AK Parti Kürtlerin siyasi temsili dendiğinde şu an en düzgün durumda olan bir ‘Kürt Partisi’ aslında. Bu yeni süreçte partideki bu dinamikten ziyadesiyle istifade edilmesi gerekir.” sözlerini kullandı.
